Mekke döneminde inmiştir. 44 âyettir. Sûre, adını üçüncü âyetteki “el-Me’âric” kelimesinden almıştır. Me’âric, yükselme yolları demektir. Sûrede başlıca, Mekke müşriklerinin inkar, inat ve azgınlıkları, insan tabiatının bazı yönleri, ölüm ötesi hayatın gerçekliği konu edilmektedir.
1. |
İsteyen biri, olacak bir azabı istedi. |
|
2. |
Kafirler için yok onu engelleyecek. |
|
3. |
O, miraçların sahibi Allah'tandır. |
|
4. |
Melekler ve Ruh (Cebrail), süresi elli bin yıl tutan bir günde ona yükselip çıkarlar. |
|
5. |
O halde sabret biraz, güzel bir sabır ile! |
|
6. |
Çünkü onlar, onu uzak görürler. |
|
7. |
Biz ise onu yakın görürüz. |
|
8. |
O gün, gök erimiş bir maden gibi olur. |
|
9. |
Dağlar da atılmış renkli yün gibi. |
|
10. |
Ve bir dost dosta halini sormaz. |
|
11. |
Birbirlerine gösterilirlerken, suçlu o günün azabından kurtulmak için fidye vermek ister; oğullarını, |
|
12. |
karısını, kardeşini, |
|
13. |
kendisini barındıran fasilesini (kabilesini) |
|
14. |
ve yeryüzünde bulunanların hepsini (verip) sonra kendisini kurtarsa. |
|
15. |
Hayır, çünkü o salgın alevli bir ateştir. |
|
16. |
Derileri soyan ateştir. |
|
17. |
Çağırır arkasını dönüp tersine gideni. |
|
18. |
Toplayıp toplayıp kasaya yığanı. |
|
19. |
Gerçekten insan hırslı ve huysuz yaratılmıştır. |
|
20. |
Fenalık dokununca mızıkçı, |
|
21. |
hayır dokununca kıskançtır. |
|
22. |
Sadece namaz kılanlar bunun dışındadır. |
|
23. |
Onlar ki, namazlarına devam ederler. |
|
24. |
Onlar ki, mallarında belli bir hak vardır. |
|
25. |
Hem isteyen için, hem de istemekten utanan yoksul için. |
|
26. |
Ve onlar ki, ceza gününü tasdik ederler. |
|
27. |
Ve onlar ki, Rablerinin azabından korkarlar. |
|
28. |
Çünkü Rablerinin azabından emin olunmaz. |
|
29. |
Ve onlar ki, apışlarını (ırzlarını) korurlar. |
|
30. |
Ancak karılarına ve sahibi bulundukları cariyelere başka, çünkü bundan dolayı kınanmazlar. |
|
31. |
Fakat ondan ötesini arayanlar ise haddi aşan haşarılardır. |
|
32. |
Ve onlar ki, kendilerine emanet edileni korur, verdikleri sözü yerine getirirler. |
|
33. |
Ve onlar ki, şahitliklerinde dürüstdürler. |
|
34. |
Ve onlar ki, namazları üzerine muhafızlık ederler. |
|
35. |
İşte onlar, cennetlerde ağırlananlardır. |
|
36. |
Şimdi ne oluyor o küfredenlere ki, sana doğru boyunlarını uzatarak koşuyorlar? |
|
37. |
Sağdan ve soldan bölük bölük. |
|
38. |
Onlardan her biri nimet cennetine sokulacağını mı umuyor? |
|
39. |
Yağma yok, Biz onları o bildikleri şeyden yarattık. |
|
40. |
Artık o doğuların ve batıların Rabbi için yemine ne hacet; şüphesiz ki, Bizim elbette gücümüz yeter! |
|
41. |
Onları kendilerinden hayırlısına değiştirebiliriz ve Bizim önümüze geçilmez. |
|
42. |
O halde bırak onları, kendilerine vadolunan güne çatacakları ana kadar dalsınlar ve oynayadursunlar. |
|
43. |
O gün ki, kabirlerden hızlı hızlı çıkacaklar, sanki, çantalarıyla dikmelere(putlara) gidiyorlarmış gibi fırlayacaklar. |
|
44. |
Gözleri düşkün, kendilerini bir zillet saracak da saracak. Odur işte onların vadolunup durdukları gün! |